Kurucularından Niels Bohr’a göre Kuantum Mekaniği düşündüğümüz gibi garip bir şey değildir. Yalnızca düşünebildiklerimizden daha gariptir. Kuantum Kuramı her şeyi değiştirmişti çünkü, eskiden mekanik bir sistem olarak düşünülen dış evren artık bir zeka ağına dönüşmüştü.
Bohr bu gizemi çözmenin yolunun maddenin kalbinden yani atomun yapısından geçtiğine inanmıştı. 1910ların başında Niels Bohr maddenin atomlar düzeyinde incelenmesinde klasik fiziğin yetersiz kaldığını düşünüyordu. Bunun üzerine çalışmalarını atom üzerine yoğunlaştırdı ve 1913 yılında Rutherford’un atomik yapılarını, Max Planck’in kuantum teorisine uyarladı ve kendi Bohr atom modelini yarattı.
Bohr, atom ısıtıldığında elektronlarının uyarılabileceğini ve sabit bir yörüngeden diğerine sıçrayabileceğini keşfetti. Her bir sıçrama ışık formunda çok belirgin frekanslarda enerji yayabiliyor ve
atomların bu ışımalar sonucunda çok belirgin renkler ürettiğini gördü. Kuantum sıçraması tabiri de buradan gelmektedir. Bu sıçramanın ilginç noktası ise elektronun bir yörüngeden diğerine atlamasıdır. Yani elektron iki yörünge arasında ki boşlukta hareket etmiyordu. Bohr bu durumun atomların içinde ki elektronların özelliklerinden kaynaklandığını öne sürdü. Tüm enerji tekrar bölünemeyen belirli minimum miktarlarda kuantumlar denilen farklı parçalardan geliyordu ve bu yüzden elektronlar belirli farklı yörüngeleri işgal edebiliyordu.
Peki parçacık olan elektronlar nasıl oluyor da dalga hareketi yapabiliyorlardı?
1920lerde yapılan çifte yarık deneyinin ardından bilim insanları dalgaların tam anlamıyla nasıl hareket ettiklerini bilmiyorlardı. Evet bir girişim deseni ortaya çıkıyordu fakat detaylarını bir türlü anlamamışlardı.
Sonunda Max Born adında bir bilim adamı dalga denkleminin ne anlama geldiği konusunda yeni ve devrim niteliğinde bir fikir ortaya attı. Born dalganın elektrondan ya da daha önce bilimde karşılaşılmış hiçbir şeyden yayılmadığını söyledi ve oldukça tuhaf bir şeyden bahsetti Olabilirlik Dalgası…
Sizinde kabul edeceğiniz gibi Kuantum tamamen olasılık üzerine kurulu bir sistemdir.
Niels Bohra göre ölçüm her şeyi değiştirir. Molekülü ölçmeden ya da gözlemlemeden önce özelliklerinin belirsiz olduğunu düşünüyor. Yani ölçme hareketi moleküle karar vermesi için zorluyordu. Bohr gerçekliğin temelinde olasılık olduğunu kabul etti. Fakat Einstein kesinliğe inandı ve 1935 yılında nihayet kuantum mekaniğinin zayıf noktasını bulduğunu düşündü. Kuantum Mekaniğinde bu dolanıklık olarak geçmektedir.
Dolanıklık, kısaca kuantum denklemlerinden gelen teorik bir tahmindir. Bir sonra ki makalede kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder