Aile, tüm aile üyelerinin toplamından daha büyük, daha kapsamlı bir sistemdir. Parçalar bir araya geldiğinde, parçadan daha farklı bir yapıdır. Sistemdeki her parçanın rolü farklıdır. Sistemin bir parçası bozulsa bile, bu durum tüm sistemi etkiler. Bu durumu daha iyi anlamak için ekmek yapımını örnek verebiliriz. Ekmek yapımında kullanılan malzemeleri aile üyelerine benzetebiliriz. Hiç birisi tek başına bir ekmeği oluşturmaz ancak birleştiklerinde emek oluşur. Ekmek ise, tüm malzemelerin bütününden farklı olan bir yapıdır.
Aile terapisinde, aile bireyleri çarkın dişlileri gibidir, bir birey değişse bile bu tüm aile bireylerini, tüm sistemi etkiler ve her sistem birbirine bağlıdır, birbirini etkiler. Örneğin; bir anne ailedeki annelik rolünü yerine getirmezse bundan tüm bireyler etkilenir, ailenin sistemi etkilenir. Bireyler bu rol dağılımından razı ise, aile dengededir. Genelde terapiye gelen birey, ailenin rollerinin ve ailenin sisteminin o şekildeki işleyişinden rahatsız olan kişidir. Ailenin terapiye gelme sebepleri; çatışma, stresle baş edememe, iletişim problemleri, çocuklarla ilgili olan problemler, kayıp, yas, travma… gibi birçok çözümlenemeyen sebeplerdir. Birey aile terapisine tek olarak gelse de, öncelikle tüm aile bireylerinin terapiye gelmesi sağlanır ve orada konuşulan konulardan terapiye gelen tüm aile bireylerinin haberdar olması gerektiği vurgulanır.
Aile terapisindeki amaç; aile bireylerini, birbirleriyle olan etkileşimlerini, rollerini, sınırlarını, geniş aileyle olan ilişkilerini, inceleyerek ailenin bütünlüğünü sağlamak, dengeye ulaşmasına yardım etmek, çatışmaları olumlu bir şekilde çözümlemek ve stres durumları için baş etme becerilerini öğretmektir. Aileye olumlu iletişim becerileri kazandırmak, empatik duyarlılık kazandırmak, sorun çözme becerileri kazandırmak aile terapisinin en önemli amaçlarındandır.
Ailenin farkındalığını arttırmak, aileye bilgi, beceri kazandırmak, tüm aile bireylerine eşit davranmak, taraf tutmamak, yargılamamak, güvenli bir ortam oluşturmak, koşulsuz kabul, koşulsuz saygı sağlamak, tavsiye verip yönlendirmemek, öğüt vermemek, objektif bir ortam sağlamak terapistin en önemli görevlerindendir. Terapide bu ortamlar sağlandıktan sonra, çeşitli teknikler ve terapi ekolleri ile sorunun daha da anlaşılması amaçlanır, ulaşılmak istenen hedefler belirlenir. Bunu yaparken tek sorumluluk terapiste ait değildir, terapist görüşme sürecini yönlendirir fakat kararlar, aileye bırakılır, koşulsuz saygı ilkesi baz alınır, terapist asla öğüt vermez, yargılamaz.
Koşulsuz saygı, koşulsuz kabul, güven ortamında, sorun çözüme kavuşana kadar, aile sorun çözme becerisi kazanana kadar, terapiste ihtiyacı kalmayana kadar terapi devam ettirilir. Devam ve sonlandırma süreci her aileye, her probleme göre değişebilmektedir.
Koşulsuz saygı, koşulsuz kabul, güven ortamında, sorun çözüme kavuşana kadar, aile sorun çözme becerisi kazanana kadar, terapiste ihtiyacı kalmayana kadar terapi devam ettirilir. Devam ve sonlandırma süreci her aileye, her probleme göre değişebilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder